Otizm
Otizm spektrum bozukluğu sınırlı sosyal iletişim, sınırlı sosyal etkileşim, sınırlayıcı ve tekrarlayıcı davranışlarla karakterize nörogelişimsel bir bozukluktur. Spektrum bozukluğunda olan bir birey ortak ilgi kurmada, iletişim sürdürmede ve sözel ya da sözel olmayan iletişim kurmakta sınırlılılar yaşayabilir. Buna ek olarak tekrarlayıcı konuşma ve tekrarlayıcı motor hareketler (sterotipler) sergileyebilir, rutinlere aşırı bağlı olabilir ve duyusal girdiye aşırı tepkili ya da tepkisiz olabilir.
Otizmli bir birey hiç konuşmayabilir, taklit becerisi olmayabilir ya da konuşabilir ancak dili kullanımı sınırlı olabilir. Örneğin yalnızca temel gereksinimlerini kısıtlı sözcüklerle ifade edebilirler. Buna ek olarak uzun ve detaylı cümleler kurabilir ancak bu cümleler içinde bulunduğu bağlamın dışında (örneğin bir reklamda geçen cümleler) replikler şeklinde olabilir ve iletişim amaçlı olmayabilirler. İletişimsel sınırlılıklar kendisini oyun becerilerinde de gösterir. Oyuncaklarla işlevleri dışında stereotip davranışlar göstererek oynayabilirler (örneğin bir arabanın yalnızca tekerini çevirebilir ya da ileri geri sürebilir). Dili iletişimsel amaçla kullanmayan otizmli bir birey sıklıkla ekolalik konuşma yaparak kendisine söylenen soru ya da cümleleri cevap vermeksizin tekrar edebilirler.
Otizme Bağlı Dil ve Konuşma Bozukluklarında Ne Yapılır?
Otizm bir çok disiplinin bir arada çalışması gereken bir bozukluktur. Terapi sürecinde özel eğitim uzmanları, dil terapistleri, duyu bütünleme uzmanları ve diğer destekleyici terapiler birlikte çalışmalıdır.
Dil terapisti otizmli çocuğun dil kullanımıyla ilişkili tüm becerilerini değerlendirir. Değerlendirme sürecinde çocuğun alıcı dil becerilerini; jest ya da sözcük kullanma gibi ifade edici dil becerilerini; ortak ilgi, iletişim başlatma, iletişim sürdürme, oyun becerileri ve göz kontağı kurması gibi sosyal iletişim becerilerini; konuşulan konuya bağlı kalma ve sıra alma gibi diyalog sürdürme becerilerini değerlendirir. Bu değerlendirmelere ek olarak çocuğun hiper ya da hiposensitif olduğu duyusal uyaranlara ilişkin bilgiyi ve bilişsel becerilerine ilişkin bilgileri de özel eğitim uzmanı ya da ergo terapistinden talep ederek terapi sürecini planlar.
Dil terapistinin otizmli bir çocukla çalışırken hedefi taklit becerisinin çalışılarak konuşmasının ortaya çıkması kadar iletişimsel becerilerinin de geliştirilmesini sağlamaktır. Bu nedenle otizmli çocuklarla gerçekleştirilen dil terapi seansları çocuğun konuşmanın yanı sıra iletişimsel becerilerinin artırılmasının da hedeflenmesi olmalıdır zira konuşan bir çocuk eğer bağlamı dışında ya da ekolalik bir biçimde konuşuyorsa ‘iletişim kurduğundan’ bu nedenle de terapi verimliliğinden söz edilemez. Bir diğer önemli konu da otizmde dil terapisine ne zaman başlanması gerektiğidir. Otizmde dil terapisine başlamak için belirli bir bilişsel ya da dilsel gelişimin sağlanmış olmasını beklemek doğru değildir zira henüz hiçbir çıktısı ya da oyun becerileri olmayan otizmli bir çocukta söz öncesi becerilerin geliştirilmesi, ortak ilgi kurma, iletişim başlatma ve sürdürme becerilerinin kazandırılması dil terapisinin başat hedefleri arasındadır. Çünkü bu becerileri daha sonraki dönemlerde iletişimsel konuşmanın da ön koşulu olacaklardır.